Nah gidersin kardeşim…


Son dönemde muhabbetler dönüp dolaşıp, “Sktir olup gitmek lazım bu memleketten” e geliyor di mi? Lafı çok uzatmayayım: Nah gidersin kardeşim..

Seçimlerden sonra yüzünüzdeki tebessüm en fazla bir hafta sürdüğü için…

Kürt meselesi size (yaşınız tutmasa bile) 90’lı yılları hatırlattığı için…

İktidar partisinin her açıklaması size küfür gibi geldiği için…

Muhalefet ve hatta oy verdiğiniz partinin lideri beceriksiz olduğu için…

Güvendiğiniz siyasi figürler sizi sattığı için…

Metrobüsteki insanlar midenizi bulandırdığı için…

Medya yalan söylediği için…

İçin için diye diye içip içip o noktaya geliyorsunuz di mi: Siktir olup gitmek lazım bu memleketten…

Lafı çok uzatmayayım: Nah gidersin kardeşim..

Ben gittim; daha doğrusu gidemedim oradan biliyorum…

Hani şimdi gitmemene bahane olan “bir iş bulsan”ın da dik alasını bulmuştum; ama gidemedim…

Ortak hüzünlerimiz var. Yukarda saydığım “için”lerden 2 eksik bir fazladır.

Ama sorun bunlarda değil. Bu “için”ler içimizi yiye yiye bugünlere geldik zaten.

Bizi gidemeyen yapan ortak noktalar bunlar değil.

Basitten alayım…  İstanbul2

Anasonu bol ve gitmek lazımlı masada, en az bir tane sakallı adam var di mi? Yine aynı masada mor giyinmeyi seven bir kadın var di mi? Peki ya o her şeyi bilen? Tiyatro oyunlarının ve sergilerin sorulduğu zat-ı muhterem. “Bu akşam nereye gideceğiz?”in yanıtını bilenle, her haftasonu bir aksiyona girebilen de yok mu masada…

Eee var tabii. Zaten bu masadaki herkes önümüzdeki bin yıllarının planlarını sana anlatırken sen değil misin sürekli “Siktir olup gitmek lazım bu memleketten” diyen…

Daha bu masada halin kelek. Israrcıyım nah gidersin…

Sen değil misin bakkalın karşısına açılan süpermarkete kıl olan. Kendisini sevmesen de market yüzünden bakkaldan alışverişi ve hatta muhabbeti artıran?

Sen değil misin sakalını sevmesen de otobüse binerken inadına şoföre selam veren?

Sen değil misin yabancı bir arkadaşını görsen memleketin doğasını, köylerini, köylülerini öve öve bitiremeyen?

Sen değil misin “ bu devlet ne için var?” diyen Havva Ana’yı hayran hayran anana babana izleten?

Sen değil misin belediyenin taşeron işçilerine bir kolay gelsin demek için karşı kaldırıma geçen?

Sen değil misin garson kendiliğinden  “abim çayı şimdi mi vereyim sonra mı”, “abla bugün tek misin?” diye sorsun diye sürekli aynı meyhaneye giden ve bunu sağlamak için fazladan bahşişler bırakan?   

Sen değil misin duvar yazılarını, capsleri görünce “fırlama yaaa bu millet” diyen?

Sen değil misin hala yapmasan da yapılması gerektiğine inandığın ve her muhabbetinde de bunu vurguladığın Güneydoğu turu ve Karadeniz turuna gitme ihtimalini sevdiğim…

Sen değil misin yurdun yedi bölgesindeki yemekleri tatmak için lokantadan lokantaya koşan daha mekana varmadan check in yapan…

Sensin, ta kendisisin benim güzel kardeşim…İstanbul

Birbirimizi kandırmayalım güzel kardeşim… Sen bu memleketi terketmeyi düşünecek kadar seviyorsun.. Seninki sevmemek değil, sen kırılmışsın belki de üzülmüşsün. Bu memleket seni de üzdü bizi de. Acıya doyamayan topraklarda yaşadığımızı hepimiz biliyoruz. Ama sevmiyor değiliz. Şimdi beynimizi onlarca yıldır yediğin yeter, en iyisi dilindeki o “Siktir olup gitmek lazım bu memleketten” şiarını yavaşça kenara bırak ve çay koy

Ha hala “gidecem ben abii” diyorsan da yapman gereken ilk şeyi de söylerim. Facebook, twitter hesapları kapatılacak, içinde bulunduğun aile, kızlar, halısaha, lise, şirket vb bilimum whatsapp grubundan da çıkılacak. Onları göt cebinde taşıdığın sürece en uygun deliğe kaçarlar. Gitmiş de sayılmazsın, burada yıllarca “siktir olup gitmek lazım abii” diye beynimizi yediğin yetmezmiş gibi, uzaklardan “ya bunu yeni gördüm çocuğu sokak ortasında mı öldürmüşler, abi oraya da mı yol yapıyorlar, ne nükleeri ya…” vb. diyerek canımızı daha da sıkacaksın.

Onun için güzel dostum ne sen beni yor ne de ben seni. Gideceğin falan yok, gitmene de gerek yok. Biz de üzülüyoruz, kırılıyoruz memleketin hallerine. Ama sevmediğimizden değil, sevdiğimizden canım kardeşim, sevdiğimizden…

Istanbul

Nah gidersin kardeşim…” üzerine 4 yorum

    1. Lan kofti klavye delikanlilari, bir yeri de trollemeyin amk. Bir seyi de begenin. Begenmediysen buna karşı yazı yaz da görelim boyunun ölçüsünü artist.

      Beğen

  1. Valla ben siktirip gittim, bie gün bile pişmanlığını yaşamadım. Üstelik de İzmir’den gittim, sözde diğer şehirlere göre daha medeni olan bir yerden. Sonuç: Türk mutfağı muhteşem, özlenmeyecek gibi değil, rakı balık keza. Onun haricinde bi tane samimi arkadaşım olsa başka da eksiğim kalmayacak. Sağolsun bi arkadaşım da yakında geliyor, yani kısacası Allah kalanlara sağlık sabır falan versin.

    Beğen

Yorum bırakın