“Ben” diye diye “biz” öldük…


Vartolu bir arkadaşım anlatmıştı. Beyaz eşyanın her eve giremediği zamanlar. Yeni görüp de sevdikleri için Portakal, Kalem falan çocuklara isim olarak koyuluyor. Köylerinin ticaretle uğraşan zenginlerinden Muro 2-3 ayda bir köy kahvesinde birden anlatmaya başlarmış:

Xalo, geçen eve bir fare girdi. Aha bu kadar. Dosdoğru yeni aldığımız buzdolabının altına kaçtı. Hanım süpürgeyle vurmaya çalışırken bulaşık makinesinin altına kaçtı, hep beraber televizyon izlerken bir baktık ki banyoda çamaşır makinesinin altına saklandı. Zar zor çıkardık evden.

Bu hayvan her seferinde değişir ve çeşitli yeni eşyaların altına, arkasına girip çıkar, kahvedekilere hikaye olurmuş. Kimselerin evine dadanmayan hayvanlar sorgulanmaz da bizim zenginin evindeki eşyalar bütün köyün dilinde dolanırmış. Kadınlar akşam söylenir, erkekler sırtını dönüp yatarmış.

Örnek anlatım eski zamanlarda geçtiği için söze eskiden böyle şeyler yoktu demek mümkün değil. Ama şu daha acı bir gerçek, eskiden bunu delinin biri yaparmış bugüne kadar da bir hikaye gibi anlatılmış. Şimdi bunu yapmayan kaldı mı?

Elbette kimse çıkıp evindeki beyaz eşyayı anlatmıyor. Ama bilim insanlarının hayatı kolaylaştırmak için verdiği sosyal medyayı, yediğimiz yemekle, içtiğimiz içkiyle, dinlediğimiz müzikle, bindiğimiz arabayla, gittiğimiz yerlerle vb doldur boşalt yapıp duruyoruz. Hepsi özünde bir kelime: Ben

O “ben”, ne yaptıysa güzel yapar, ne yediyse güzeli yer, nereye gittiyse orası güzeldir. Tartışmaya açık değildir çünkü bütün bunların en az 100 like’ı vardır. Konu kapanmıştır. İşi daha da trajikleştiren ise “ben”ler bir yerlere sürükleniyor. “Ben” diyebilmek için tatile giden, eğlenen, yemek yiyenler var.

Dananın kuyruğu sosyal medya yüzünden mi koptu yoksa sosyal medya mı bunu gözümüze soktu emin değilim. Şu bir gerçek “ben” diyebilmek için cümle kuranlar var. Deprem oluyor binlerce kişi ölüyor, 45 saniyelik depremi “ben” diye başlayan cümlelerle 10 dakika dinliyorsun, doktora gittim diyorsun, “ben” diye başlayıp eczaneden çıkıyor, derdim var diyorsun, “ben” diyor kredi kartı ekstrası masaya geliyor, hamileyim diyorsun, “ben” diyor anasının rahmini anlatıyor, tutuklandık diyorsun, “ben” korkudan tweet atamıyorum diyor, vurulduk diyorsun, “ben” unutulmadım diyor, öldük diyorsun, “ben” ölmedim diyor. Diyor da diyor, kafanı öne eğiyorsun, bir şey diyemiyorsun. “Ben” diyebilmek için üzeri çizilen bütün değerlerin bizi biz yapanlar olduğunu unuttuk.

Biz beslenme çantamıza muz koyamazdık. Evde muz varsa o evde yenirdi. Evine muz giremeyenlerin çocukları bizim muzlarımızı görmemeliydi. Şimdi kendisini araba markasına benzettiği için gurur duyan babalar var.

Biz derde derman, yaraya merhem, aça aş, ölüme umut aramak derdindeyken, nasıl birden “ben” diyebildik? Çözemiyorum.

“Komşusu açken, tok yatmamak için zengin mahallerine taşınanlara” saygı duyar oldum. Artık kendisi açken gidip zengin mahallelerinde selfie çekenler var. “Ben” diyebilmek için “onlar” gibi yaşayanlar. Ölümden, acıdan kendine “ben” çıkarabilenler.

Vartolu Muro bugün yaşasaydı en fazla buzdolabıyla selfie çeker, altın dişleriyle sırıtırdı. Bugün sokak ortasında trafik kazasında can çekişenleri favlayanlar var. İnsanlık tarihin en acınası döneminde yaşamak da bize nasipmiş…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s